Korkma...

Türkiye'de özellikle son çeyrek asırdır bir çaresizlik, eziklik, bir edilgenlik, kendi kendini küçükmseme duygusu, düşüncesi sardı insanların yüreğini beynini. Aydınlarda var, ama sokaktaki adamda da oluştu. Oluşturuldu.

Yabancıya karşı... Hele Batıya karşı.. Hele hele Amerika'ya karşı... Biz adam olmayız! Bu iş Avrupa'da böyle, şu iş Amerika'da böyle yapılıyor... Amerika'ya direnilir mi!?.. Direnemeyeceğimize göre peşine takılalım...

Belki yararmıza olur..

Bunlar artık, Ulus'taki yazıcı kartuşu dolduran esnafın ağzındaki sözler.

Oysa Batı tek başına hiçbir şey değil. Sömürmese, zorbalık yapmasa daha hiç.. Geçmişe vahşetle dolu. Bugünkü düzeyi, bütün insanlığın birikimi. Asya'nın Afrika'nın, Güney ve Kuzey Amerika'nın dışında gelişen tekerleği, yazıyı, ateşi, gemiciliği, tahıl yetiştirmeyi, barutu, topu, ipeği çekin. Batı'dan geriye hiç bir şey kalmaz. Çekin yazıyı, bilgisayar ne işe yarar? Avrupa'nın adı bile Ortadoğu'dan gitmiştir. Zeus'un kaçırdığı Fenike Kralının kızının adıdıdr. Üstelik bu bir Avrupa efsanesidir, doğu değil.

Amerika'sıyla Avrupa'sıyla Batı, bugün de zulmü gittikçe artan bir zavallı imparatorluktur. İmparatorluklar hep yıkılmıştır.

Türkler ise daha 90 yıl önce üzerinde güneş batmadığı ileri sürülen zamanın Amerika'sı İngiltere'nin güneşini Çanakkale'de söndürmüştür. Bezginleşmesine, yılmasına, KORKMASINA, bunun etkisiyle hırçınlaşmasına gerek yoktur.

Bu kitap, bu yılgınlık, bu bezginlik, bu korku karşısında Batının teşhiridir. (Arka kapaktan)

Orijinal karton kapağında.